savun

listen to the pronunciation of savun
Финский Язык - Турецкий язык
duman çıkarmak
hiddetlenmek
keskin kokulu gaz
Финский Язык - Английский Язык
fume
Турецкий язык - Английский Язык
{f} advocate

He advocates reform in university education. - Üniversite eğitiminde reformu savunuyor.

He advocated abolishing class distinctions. - O, sınıf ayrımlarının ortadan kaldırılmasını savundu.

{f} defending

I was defending myself. - Kendimi savunuyordum.

We are defending the same cause. - Biz aynı nedeni savunuyoruz.

defend

The defenders checked the onslaught by the attackers. - Savunucular saldırganlar tarafından yapılan saldırıyı kontrol etti.

They defended their country against the invaders. - Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.

argue for
stick up for

I will never forgive you because you did not stick up for me at the meeting. - Beni toplantıda savunmadığın için seni asla affetmeyeceğim.