I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
My brother is rich enough to buy a car.
- Erkek kardeşim, bir araba satın almak için yeterince zengindir.
I would like to purchase some boots.
- Bazı botlar satın almak istiyorum.
I would like to purchase your latest mail order catalogue.
- Senin en son posta sipariş kataloğunu satın almak istiyorum.
I want to purchase property in Boston.
- Boston'da emlak satın almak istiyorum.
I would like to purchase some boots.
- Bazı botlar satın almak istiyorum.
This necklace is so beautiful that I'd like to buy in for my wife.
- Bu kolye o kadar güzel ki, karım için satın almak istiyorum.
I cannot afford buying a used car.
- Ben kullanılmış bir araba satın alma gücüne sahip değilim.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
They are saving their money for the purchase of a house.
- Bir evi satın almak için onlar paralarını tasarruf ediyorlar.
I want to know if you will refund the full purchase price.
- Tam satın alma bedelini geri ödeyip ödemeyeceğinizi bilmek istiyorum.
I love buying on eBay.
- eBay'dan satın almayı çok seviyorum.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
I bought a new personal computer yesterday.
- Dün yeni bir PC satın aldım.
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
Purchasing power has greatly fallen.
- Satın alma gücü çok düştü.
I think you should probably see someone from Purchasing.
- Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.
Many Americans protested the purchase of Alaska.
- Birçok Amerikalı Alaska'nın satın alınmasını protesto ettiler.
We purchased a new house for eighty thousand dollars.
- Seksen bin dolara yeni bir ev satın aldık.
I think you should probably see someone from Purchasing.
- Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.
Purchasing power has greatly fallen.
- Satın alma gücü çok düştü.
Please do not buy it.
- Lütfen onu satın alma.
I will only buy the car if they repair the brakes first.
- Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
I cannot afford buying a used car.
- Kullanılmış bir araba satın alamam.