Tom's car is stuck in the mud.
- Tom'un arabası çamura saplanmış.
Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.
- Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.
Can you shift this gate? I think it's stuck.
My car got stuck in the mud.
- Arabam çamura saplandı.
Tom got stuck in a traffic jam.
- Tom bir trafik sıkışıklığında saplanıp kaldı.
The talks have become bogged down.
- Görüşmeler batağa saplanmıştır.