I will teach you to play chess.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
I've brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
Allow me to introduce Mayuko to you.
- Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
If I were a bird, I would have been able to fly to you.
- Bir kuş olsam, sana uçabilirim.
First of all, I would like to thank you for your hospitality.
- Her şeyden önce, konukseverliğin için sana teşekkür etmek istiyorum.
We cannot thank you too much for your help.
- Yardımın için sana çok fazla teşekkür edemeyiz.
Twice and thrice had I loved thee before I knew thy face or name.
- Adını öğrenmeden ve yüzünü görmeden önceleri de sana âşıktım.
Could you put a period at the end of your sentence, please?
- Sana ait cümlenin sonuna bir nokta ekleyebilir misin, lütfen?
The guy in white kept on looking at you. I think he likes you.
- Beyazlı adam sana bakmaya devam etti. Bence senden hoşlanıyor.
That white dress looks good on you.
- O beyaz elbise sana yakışıyor.
Haven't you heard? said Belinda. Joan's ill! She'd got a high temperature, and she's in bed in the San..