saltanat

listen to the pronunciation of saltanat
Турецкий язык - Английский Язык
reign

He began to reign at the age of forty. - O kırk yaşında saltanat sürmeye başladı.

Better to reign in Hell, than serve in Heaven. - Cennette hizmet etmektense, Cehennemde saltanat sürmek daha iyidir.

sultanate
sovereignty, dominion, authority, rule
sovereignty, rule; sultanate; magnificence, splendour, pomp
sovereignty
showy and luxurious way of life; magnificence, splendor, pomp
sultanate, authority or rank of a sultan; sultanic rule, government by a sultan
court
grandeur
splendour
splendor
scepter
pride
kingdom
saltanat dönemi
reign
saltanat arabası
state carriage
saltanat kayığı
barge
saltanat süren
regnant
saltanat sürmek
rule
saltanat sürmek
reign

Better to reign in Hell, than serve in Heaven. - Cennette hizmet etmektense, Cehennemde saltanat sürmek daha iyidir.

saltanat sürmek
1. to rule as sultan. 2. to live in great style
saltanat sürmek
a) to reign b) to live in luxury
saltanat vekili
regent
saltanat yanlısı
palace guard
Турецкий язык - Турецкий язык
Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması: "Bir medeniyetten öbürüne geçerken kaybolan şeylerin yanı başında gerçek saltanatlar da vardır."- H. A. Yücel
(Osmanlı Dönemi) Kudret, kuvvet
(Osmanlı Dönemi) Hâkimiyet, padişahlık
Bolluk ve zenginlik, gösterişli yaşayış
Birinin bir işte, bir yerde bulunan kimseler üzerindeki egemenliği
(Osmanlı Dönemi) Şatafatlı hayat. Bolluk. Zenginlik. Bak: Siyaset
(Osmanlı Dönemi) Tantana, gösteriş, debdebe
(Osmanlı Dönemi) kudret, kuvvet, hâkimiyet, sultanlık
Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın egemen olması
Английский Язык - Турецкий язык
saltanat
Избранное