saldırarak

listen to the pronunciation of saldırarak
Турецкий язык - Английский Язык
mugging
Present participle of to mug
an attack on someone in which they are robbed in a public place
A quick violent robbery of a person, usually in a public place
Broad facial gestures designed to entertain the audience at the expense of genuinely playing your part
assault with intent to rob
Making silly faces instead of reacting truthfully Generally frowned upon
mug mugger 行兇搶劫
sal
raft

Tom floated down the river on a raft. - Tom bir sal üzerinde nehirden aşağı süzülüyordu.

The boy went down the river on a raft. - Çocuk bir sal üstünde nehirden aşağıya doğru gitti.

kurt gibi saldırarak yeme
wolfing
sal
ferry
sal
emit
sal
timber hitch
sal
mantilla
sal
float

Tom floated downstream on a raft. - Tom bir salla akıntı yönünde batmadan yüzdü.

Tom floated down the river on a raft. - Tom bir sal üzerinde nehirden aşağı süzülüyordu.

sal
prov. coffin
sal
mug

Dan was assaulted by a mugger. - Dan bir soyguncu tarafından saldırıya uğradı.

Mary was mugged on her way home. - Mary eve giderken saldırıya uğrayıp soyuldu.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение saldırarak в Турецкий язык Турецкий язык словарь

SAL
(Osmanlı Dönemi) f. Sene, yıl
SAL
(Hukuk) Yıl, içinde bulunulan yıl
sal
At arabası üzerine saman taşımak için uzun ağaç kalaslarla kurulan düzenek
sal
Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı: "Dalgaları ufukları örten bir denizde, küçük bir sal parçası üstünde bir boraya mı tutulduk?"- Y. K. Karaosmanoğlu
sal
Tabut
sal
Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı
sal
ırmağın üstünden aktığı büyük yassı taş
sal
Yıl, sene
sal
ince büyük yüzeyli taş
Английский Язык - Турецкий язык

Определение saldırarak в Английский Язык Турецкий язык словарь

SAL
(Askeri) hafif silahlar dolabı (small arms locker)
Sal
{i} kimyasal tuz
Sal
{i} tuz [kim.]
Sal
tuz
saldırarak
Избранное