sahipsiz olmak

listen to the pronunciation of sahipsiz olmak
Турецкий язык - Английский Язык
go begging
To be in little or no demand - "Prestige or no prestige, directors' jobs at some companies have actually gone begging"
seek handouts, seek charity, solicit alms; be in little demand
sahip ol
had

I have more money than I had last year. - Geçen yıl sahip olduğumdan daha fazla param var.

I've never had such a large sum of money. - Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.

sahip ol
got possession of
sahip ol
have

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

It is believed that whales have their own language. - Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.

sahip ol
possess

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

Honor is the most precious thing we possess. - Onur sahip olduğumuz en değerli şey.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

Tom didn't like not having enough money. - Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.

I like having plenty to do. - Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
sahipsiz olmak
Избранное