sahip olmak

listen to the pronunciation of sahip olmak
Турецкий язык - Английский Язык
have

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

And what we really want is to have many sentences in many — and any — languages. - Ve bizim gerçekten istediğimiz çok sayıda-ve herhangi-dillerde çok sayıda cümlelere sahip olmaktır.

possess

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

Someday, I would like to possess a sailboat. - Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.

own

Tom has to have everything his own way. - Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.

Most Americans did not have the money to own an automobile. - Birçok Amerikalının bir otomobile sahip olmak için parası yoktu.

(Hukuk) enjoy
have possession of
come by
have got
get possession of
lay one's hands on
have (got)
has

Has having so much money made you happy? - Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi?

Tom has to have everything his own way. - Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda.

be in possession of
get one's hands on
1. to become the owner of, acquire. 2. to get (someone, something) under control, do something about (someone, something that's misbehaving). 3. (Konuşma Dili) to have sexual intercourse with, lay (a virgin)
be possessed of
have, has
possess oneself of
to have (got), to own, to possess, to hold, to enjoy
bear
retain
be equipped with
hold
sahip olmak istemek
aspire
sahip olmak isteyen
possessive
hakkına sahip olmak
be entitled to
sahip ol
had

In the contest he fully displayed what ability he had. - O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

He is the only son that we have ever had. - O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat.

sahip olma
{s} possessive
en son teknolojiye sahip olmak
be up to date
sahip olma
possession

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

You must be in possession of a valid ticket. - Geçerli bir bilete sahip olmalısın.

sahip olma
(Ticaret) acquire

Tom can't get a job because he doesn't have any experience, but he can't acquire experience because he can't get a job. - Tom yeterli bir deneyime sahip olmadığı için bir iş bulamıyor fakat o bir iş bulamadığı için deneyim edinemiyor.

sahip olma
hands

I've always wanted to get my hands on one of these. - Her zaman bunlardan birine sahip olmak istedim.

It's better to have larger hands than smaller hands when playing the piano. - Piyano çalarken büyük ellere sahip olmak küçük ellere sahip olmaktan daha iyidir.

sahip ol
got possession of
sahip ol
have

If you are going abroad, it's necessary to have a passport. - Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

It is believed that whales have their own language. - Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.

sahip ol
possess

Man is the only animal that possesses language. - İnsan dile sahip olan tek hayvandır.

Honor is the most precious thing we possess. - Onur sahip olduğumuz en değerli şey.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

Tom didn't like not having enough money. - Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
sahip olma
{i} having

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

I hate myself for not having the will power to quit eating junk food. - Ivır zıvır yiyecek yemekten vazgeçmek için irade gücüne sahip olmadığım için kendimden nefret ediyorum.

ciddi sonuçlara sahip olmak
have serious consequences
derin bilgiye sahip olmak
have a wide acquaintance with
gerekli niteliklere sahip olmak
be qualified to
gerekli niteliklere sahip olmak
habilitate
geçiş hakkına sahip olmak
to have the right of way
role sahip olmak
have a role
sahip olma
possessiveness
sahip olma
{i} ownership

Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource. - Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.

tercih hakkına sahip olmak
have preference
veto hakkına sahip olmak
(Hukuk) to possess a right of veto
yeniden sahip olmak
repossess
Турецкий язык - Турецкий язык
Mülkiyetinde olmak, elinde bulundurmak
sahiplenmek
malik olmak
sahip olmak
Избранное