sahildeki

listen to the pronunciation of sahildeki
Турецкий язык - Английский Язык
seaside
watering
sahil
seaside

Can you go to the seaside tomorrow? - Yarın sahile gidebilir misin?

I'd like to go to the seaside with you. - Seninle sahile gitmek istiyorum.

sahil
coast

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

We went to the coast for our summer vacation. - Yaz tatilimiz için sahile gittik.

sahil
beach

There were few people on the beach. - Sahilde az sayıda kişi vardı.

What time of year do you usually like to spend time on the beach? - Yılın hangi zamanında genellikle sahilde zaman geçirmek istersin?

sahil
shore

He is 60 and still builds sand castles in the shore. - O 60 yaşında ve hala sahilde kumdan kaleler inşa eder.

It's still too cold to go down to the shore. - Sahile inmek için hâlâ çok soğuk.

sahildeki çimli kumul
links
sahil
{i} bank
sahil
heated
sahil
littoral
sahil
strand

Timmendorfer Strand is a well-known beach town. - Timmendorfer Strand tanınmış bir sahil kasabasıdır.

sahil
sea front
sahil
coastline

The city has a long coastline. - Şehrin uzun bir sahil şeridi var.

sahil
the coast

Driving along the coast is wonderful. - Sahil boyunca araba sürmek harika.

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

sahil
coast of
sahil
seashore

We often took a walk along the seashore together in the morning. - Biz genellikle sabahları birlikte sahil boyunca bir yürüyüş yapardık.

She sells seashells by the seashore. - O, sahilde deniz kabukları satar.

sahil
seaboard
sahil
coastal

Blackpool is a coastal town. - Blackpool bir sahil kasabasıdır.

sahil
sea coast
sahil
(kumlu) hurst
sahil
waterside
sahil
seashore, shore, coast, beach; seafront
sahil
hurst
sahil
seafront
sahil
seacoast
sahil
ashore
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sahildeki в Турецкий язык Турецкий язык словарь

SAHİL
(Osmanlı Dönemi) Deniz, göl veya akarsu kenarı. Kıyı, yalı
sahil
Kıyı, yaka, yalı
sahil
Kıyı, yaka, yalı: "Bir gün, adanın sahilinde, bir soğan yüklü kayık gelip demirledi."- S. F. Abasıyanık
sahil
At kişnemesi
sahil
Kuzey Amerika'da kumlu ve kumtaşlı kıyı tepelerinden meydana gelen bölge
sahildeki
Избранное