He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
- O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
A dog is a faithful animal, so it is said to be a friend of man.
- Bir köpek sadık bir hayvandır, bu yüzden insan dostu olduğu söylenir.
Tom is a loyal citizen of his country.
- Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.
Mary is loyal to her country.
- Mary ülkesine sadıktır.
Since we got married, he's become a devoted family man.
- Biz evlendiğimizden beri o sadık bir aile babası oldu.
She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
- O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
Only those who change stay true to themselves.
- Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
He remained steadfast to his principles.
- O prensiplerine sadık kaldı.
Only those who change stay true to themselves.
- Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
This is the true story of Fadil Sadiq.
- Bu, Fadıl Sadık'ın gerçek hikayesidir.
Tom is a staunch conservative.
- Tom bir sadık muhafazakârdır.
Sami was a staunch Christian.
- Sami sadık bir Hıristiyandı.
Tom is extremely obedient.
- Tom son derece sadıktır.