sabitleştirme

Турецкий язык - Английский Язык

Определение sabitleştirme в Турецкий язык Английский Язык словарь

The process in which organic soil matter is decomposed and absorbed by microorganisms, and thus not available to plants

The act or process of preventing a thing from moving

Conversion of waste into a waste form by solidification, embedding or encapsulation

Conversion of an element from the inorganic to the organic form in microbial or plant biomass

Prevention of movement, presumably to allow for natural healing to take place Side effects include disuse atrophy, deconditioning of muscles and stiffness

fixation (as by a plaster cast) of a body part in order to promote proper healing; "immobilization of the injured knee was necessary

fixation (as by a plaster cast) of a body part in order to promote proper healing; "immobilization of the injured knee was necessary"

Limitation of motion or fixation of a body part usually to promote healing

Process of isolating materials, either directly or indirectly, in a matrix of vitrified high-level nuclear waste Often refers to a particular plutonium disposition technique

the act of limiting movement or making incapable of movement; "the storm caused complete immobilization of the rescue team"

preventing movement to allow for natural healing to take place

This occurs when inorganic ions are assimilated by soil organisms and are bound organically again

To fix in place so that no possible Usually used in regard to orthognathic surgery

{i} act of making immovable, act of fixing in place, restriction of movement; prevention of mobilization; withdrawal of coins or bills from circulation (also immobilisation)

A procedure to eliminate actual physical movement of securities Delivery of securities is effected by changes in the record of ownership rather than by delivery of engraved certificates See: BOOK-ENTRY CLEARANCE

It can't be removed. It's fixed. - Bu kaldırılamaz. O sabit.

We had better do away with such a fixed idea. - Böyle bir sabit fikirden kurtulsak iyi olur.

sabitleştirmek

{f} fixate

{s} firm

{s} constant

In a closed system the sum of the contained energies remains constant. - Kapalı bir sistem içerisinde bulunan enerjilerin toplamı sabit kalır.

Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x. - x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.

{s} substantive

{s} immutable

House prices have remained static for several months. - Ev fiyatları aylarca sabit kaldı.

{s} real

Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x. - x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.

Sabitleştirmek

(Tıp) fix

{s} settled

(Bilgisayar) stabilize

(Tıp) stationary phase

I still couldn't format my hard disk. - Sabit diskime hâlâ format atamadım.

Sitting still he tried to put his best foot forward. - Sabit bir biçimde durarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

You had better fix the bookcase to the wall. - Kitaplığı duvara sabitlesen iyi olur.

The aerial on our radio needs fixing. - Radyomuzun anteninin sabitlenmesi gerekiyor.

(Konuşma Dili) hard and fast

sabitleştirmek

(Jeoloji) geostationary

Hold this ladder steady. - Bu merdiveni sabit tutun.

Please hold this ladder steady. - Lütfen bu merdiveni sabit tut.

(isim) Stable; constant

I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services. - Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.

Sitting still he tried to put his best foot forward. - Sabit bir biçimde durarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

fixed, stationary; stable; invariable, constant

proven, established

fixed; stationary; constant; static; stable, firm; immobile, immovable; (renk, boya) fast; indelible

(Hukuk) rooted

fast (color, dye), (color) that won't fade or rub off; indelible (ink, stain, pencil)

In a closed system the sum of the contained energies remains constant. - Kapalı bir sistem içerisinde bulunan enerjilerin toplamı sabit kalır.

The amount of water in the planet remains constant. - Gezegendeki su miktarı sabit kalır.

{s} unwavering

(Anatomi) fixus

{s} steadfast

sabitleştirmek

to fix, to consolidate

sabitleştirmek

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sabitleştirme в Турецкий язык Турецкий язык словарь: Sabitleştirmek işi
SABİT: (Osmanlı Dönemi) Doğruluğu isbat edilmiş olan
SABİT: (Osmanlı Dönemi) Duran, yerinde durup hareket etmeyen
Sabit: (Osmanlı Dönemi) VEZİN
Sâbit: (Osmanlı Dönemi) VATID
sabit: Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan
sabit: Yerinden oynamayan, yer değiştirmeyen, durağan
sabit: (Osmanlı Dönemi) duran; doğruluğu ispatlanmış
sabit: Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış
sabitleştirmek: Sabit duruma getirmek: "Bir türlü tutamaz, durduramaz, sabitleştiremezsiniz."- R. H. Karay
sabitleştirmek: Sabit duruma getirmek

sabitleştirme

Расстановка переносов

sa·bit·leş·tir·me

Resimler

Google Resimler

История

sabitleştirme

Избранное

iOS

Android

Windows

Блог

О нас

Контакты

© 1999-2024 Sesli Sözlük™

20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. Cümle ve Videolar ile zenginleştirilmiş içerik. Etimoloji, Eş ve Zıt anlamlar, kelime okunuşları ve günün kelimesi. Yazım Türkçeleştirici ile hatalı Türkçe metinleri düzeltme. iOS, Android ve Windows mobil platformlarda online ve offline sözlük programları. Sesli Sözlük garantisinde Profesyonel çeviri hizmetleri. İngilizce kelime haznenizi arttıracak kelime oyunları. Ayarlar bölümünü kullarak çevirisini görmek istediğiniz sözlükleri seçme ve aynı zamanda sözlüklerin gösterim sırasını ayarlama imkanı. Kelimelerin seslendirilişini otomatik dinlemek için ayarlardan isteğiniz aksanı seçebilirsiniz.