We had better do away with such a fixed idea.
- Böyle bir sabit fikirden kurtulsak iyi olur.
It can't be removed. It's fixed.
- Bu kaldırılamaz. O sabit.
Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
- Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
The blood stream is usually constant and continuous.
- Kan akışı genellikle sabit ve süreklidir.
House prices have remained static for several months.
- Ev fiyatları aylarca sabit kaldı.
Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x.
- x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.
I still couldn't format my hard disk.
- Sabit diskime hâlâ format atamadım.
Everything flows and nothing stays still.
- Her şey akar ve hiçbir şey sabit kalmaz.
Interest rates have been fixed at 5%.
- Faiz oranları %5'te sabitlendi.
There is a fixed standard in the king's principles.
- Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
He maintained a steady speed on the highway.
- Otobanda sabit bir hızda kaldı.
He was walking up the hill at a steady pace.
- O sabit bir hızda tepeye yürüyordu.
I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services.
- Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.
Sitting still he tried to put his best foot forward.
- Sabit bir biçimde durarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.
Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
- Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
The blood stream is usually constant and continuous.
- Kan akışı genellikle sabit ve süreklidir.