sağırlaştırmak

listen to the pronunciation of sağırlaştırmak
Турецкий язык - Английский Язык
to deafen
to cause (someone) to become deaf
deafen
sağır
{s} deaf

Helen Keller was blind, deaf and dumb. - Helen Keller, kör sağır ve dilsizdi.

Tom is deaf in the left ear. - Tom sol kulağından sağırdır.

sağır
blind

She was blind, deaf, and mute. - O kör sağır ve dilsizdi.

Helen Keller was blind, deaf and dumb. - Helen Keller, kör sağır ve dilsizdi.

sağır
giving no sound
sağır
dead
sağır
dunny
sağır
dull
sağır
deaf person
sağır
stone deaf
sağır
profoundly deaf
sağır
hard of hearing
sağırlaştırma
{i} deafening
sağır
deafened

The continual noise deafened us. - Sürekli gürültü bizi sağır etti.

sağır
deaf to
sağır
{s} muted
sağır
blind, blank (wall, window)
sağır
deaf; partially deaf
sağır
(something) which muffles sound
sağır
(something) which lacks resonance; muted, muffled (sound)
sağır
(pot, pan) which conducts heat slowly
sağır
frosted, translucent (glass)
sağır
deaf; giving no sound, dull; deaf person
sağır
as deaf as a doorpost
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sağırlaştırmak в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Sağır
(Osmanlı Dönemi) EYHEM
Sağır
ker
Sağır
(Osmanlı Dönemi) UTRUŞ
Sağır
(Osmanlı Dönemi) ASAMM
Sağır
asam
sağır
İçi görülmeyen, donuk
sağır
Vurulduğu zaman ses vermeyen
sağır
Ses geçirmeyen
sağır
Isıyı az veren, geç ısınan
sağır
İşitme duyusundan yoksun, işitmeyen (kimse)
sağır
Vurulduğu zaman ses vermeyen. İçi görülmeyen, donuk (cam)
sağırlaştırmak
Избранное