sağı

listen to the pronunciation of sağı
Турецкий язык - Английский Язык
bird droppings, excrement of birds
sağ
right

In America cars drive on the right side of the road. - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.

Did the error occur right from the start or later on? - When? - Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?

sağ
alive

The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family. - Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta ve sağlıklı ve bir işi ve bir ailesi var.

Tom escaped the gun battle alive and well. - Tom silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.

sağı solu (belli) olmamak
(for someone) to be completely unpredictable
sağı solu belli olmama
uneven temper
sağı solu belli olmamak
chop about and change
sağı solu belli olmayan
temperamental
sağı solu belli olmaz
incalculable
sağı solu belli olmaz
unpredictable

My wife is very unpredictable. - Karımın sağı solu belli olmaz.

They're unpredictable. - Onların sağı solu belli olmaz.

sağı solu olmamak
to chop and change
sahne sağı
(Tiyatro) stage right
sağ
abate
sağ
(Otomotiv) direction indicator
sağ
(Politika, Siyaset) the right

I took the right fork of the road. - Yolun sağ çatalına gittim.

In America cars drive on the right side of the road. - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.

sağ
pure

The air by the sea is pure and healthy. - Deniz havası saf ve sağlıklıdır.

sağ
living

The poor girl made a living by selling flowers. - Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.

What does Tom do for a living? - Tom geçimini neyle sağlar?

sağ
able-bodied
sağ
dexter
sağ
right, (someone, something) who/which is on the right-hand side, dexter
sağ
right, the right-hand side
sağ
right hand

Tom is left-handed, but he writes with his right hand. - Tom solaktır, ancak sağ eliyle yazar.

Tom blocked Mary's punch, then slapped her with his right hand. - Tom Mary'nin yumruğunu bloke etti, sonra sağ eliyle ona tokat attı.

sağ
alive; sound, healthy; unadulterated, unmixed, pure katkısız
sağ
right wing

I have a right wing neighbor. - Sağ görüşlü bir komşum var.

sağ
offside
sağ
right in

He turned to the right instead of turning to the left. - O, sola dönme yerine sağa döndü.

Tom used to sit on my right in science class. - Tom fen sınıfımda sağ tarafımda otururdu.

Avrupa sağı
(Hukuk) Euro-right
erenlerin sağı solu olmaz
(Atasözü) 1. A knowledgeable person achieves success no matter what course he follows. 2. Even the best of masters is unpredictable
ortanın sağı
1. pol. group that's to the right of the center. 2. slang very sweet (coffee)
sağ
pol. rightist, right-wing
sağ
pol. right wing
sağ
hoof
sağ
whole

I don't think it's very healthy to cut out whole groups of foods like fats. - Yağlar gibi komple bir yiyecek grubunu kesmeyi çok sağlıklı bulmuyorum.

She prepares wholesome meals for her family. - Ailesi için sağlıklı yemekler hazırlar.

Турецкий язык - Турецкий язык
Kuş pisliği
Kuş tersi, kuş gübresi
ortanın sağı
Ilımlı siyasi görüşe göre, sosyal alanla ilgili sosyal yapıyı koruma veya olduğu gibi sürdürme eğiliminde bulunan partilerin benimsedikleri görüş
sağ
Sağ yumrukla vuruş
sağ
Bu taraftaki yön
sağ
Kara karga
sağ
Sağlam, esen
sağ
Vücutta kalbin bulunduğu tarafın karşısında olan, sol karşıtı
sağ
Katkısız
sağ
Ekonomi ve siyasette gelenekçi (görüş)
sağ
Yaşamakta olan
sağı
Избранное