saçılma

listen to the pronunciation of saçılma
Турецкий язык - Английский Язык
scattering
(Tıp) dissemination
dispersion
scatter
disseminate
spillage
disperse
saç
hair

I like the short hairstyle. - Kısa saç stilini severim.

He had dark brown hair. - Koyu kahverengi saçları vardı.

saçılma noktası
radiant
saçılmak
{f} spill
saç
sheet iron
saç
panel
saç
dishevel

Tom's hair is disheveled. - Tom'un saçı darmadağınık.

saç
cast

It's almost as absurd as building a nuclear reactor inside a castle. - Bu neredeyse bir kale içine nükleer reaktör inşa etmek kadar saçma.

saç
sheet
saç
tin
saç
galvanize
saçılmak
scattered
saçılmak
spread
saç
{f} scattering
saç
kink
saç
of hair
saç
scatter

The farmer scattered the wheat seeds in the field. - Çiftçi buğday tohumlarını tarlada saçtı.

The hungry cat scattered the trash all over the kitchen. - Aç kedi çöpü mutfağın her yerine saçtı.

saçılmak
be scattered
atomik saçılma
atomic scattering
esnek saçılma
elastic scattering
eşevreli saçılma
coherent scattering
geri saçılma
backward scatter
karmaşık saçılma
incoherent scattering
koherent saçılma
coherent scattering
potansiyel saçılma
potential scattering
saç
plate
saç
sheet metal
saç
tin plate
saç
tricho
saç
melanism
saçılmak
to be scattered; (ışık) to radiate
saçılmak
to spend money lavishly, spare no expense
saçılmak
sprinkle
saçılmak
scatter
saçılmak
be sprinkled
saçılmak
be spilled
saçılmak
to pour out one's troubles, thoughts, or feelings
saçılmak
to be scattered, be strewn. saçılıp dökülmek
saçılmak
fly
tek saçılma
single scattering
Турецкий язык - Турецкий язык
Saçılmak işi
Saç
muy
Saç
(Osmanlı Dönemi) KARBUS
saç
Baş derisini kaplayan kıllar: "Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar..."- A. Haşim
saç
Kuyruklu yıldız çekirdeğini saran ışıklı gaz yuvarı
saç
Baş derisini kaplayan kıllar
saç
Düğünde güveyin babasının verdiği bahşiş
saçılmak
Açılıp saçılmak
saçılmak
Saçmak işi yapılmak
saçılmak
Dağılmak, yayılmak
saçılmak
Saçma işi yapılmak
saçılma
Избранное