sınırlayıcı

listen to the pronunciation of sınırlayıcı
Турецкий язык - Английский Язык
limiting, restrictive
restrictive

Restrictive practices can be damaging for industries. - Sınırlayıcı uygulamalar sanayiler için zararlı olabilir.

limiting, restrictive; delimiter, limiter
orifice
delimeter
edging
delimiter
limiting
demarcative
limiter
(Tıp) limitans
restrict

Restrictive practices can be damaging for industries. - Sınırlayıcı uygulamalar sanayiler için zararlı olabilir.

sınırlayıcı faktör
(Askeri) limiting factor
sınırlayıcı uygulamalar ve hakim durumlar danışma kurulu
(Hukuk) advisory commitee on restrictive practices and dominant positions
sınırla
restrict

Restrictive practices can be damaging for industries. - Sınırlayıcı uygulamalar sanayiler için zararlı olabilir.

Please restrict your orders to what is in our catalog. - Kataloğumuzda bulunanlara göre lütfen siparişlerinizi sınırlayın.

sınırla
delimit
sınırla
{f} border

The path is bordered with hedges. - Yol çitlerle sınırlanmıştır.

All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations. - Bütün ülkelerin sınırları dahilinde her insan gurubuyla ilgili tarihi eserleri korumak ve bunları gelecek nesillere aktarmak için bir sorumluluğu vardır.

sınırla
(Bilgisayar) limit to
sınırla
(Bilgisayar) limited to
sınırla
localise
sınırla
circumscribe
sınırla
{f} localized

The firemen localized the fire. - İtfaiyeciler yangını sınırladılar.

sınırla
{f} bordering
sınırla
{f} delimited
akım sınırlayıcı
a) current limiting b) current limiter
diyot sınırlayıcı
diode limiter
duman sınırlayıcı
smoke limiter
sekme sınırlayıcı
(Bilgisayar) tab delimiter
sınırla
circumscribed
sınırla
{f} limit

Tom likes to push the limits. - Tom sınırları zorlamayı sever.

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay. - Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

sınırla
limited

Those children have limited verbal skills. - Şu çocuklar sözlü becerilerini sınırladı.

Our freedoms are being limited. - Özgürlüklerimiz sınırlanıyor.

sınırla
limiting

Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature. - Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.

sınırla
restricted

Freedom of speech was tightly restricted. - İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.

Entrance is restricted to those above 18. - Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.

tepe sınırlayıcı
peak limiter
tork sınırlayıcı
torque limiter
trim sınırlayıcı
trimming limiter
zincir sınırlayıcı
cable stopper
çift sınırlayıcı
double limiter
sınırlayıcı
Избранное