Freedom of speech was tightly restricted.
- İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.
Please restrict your orders to what is in our catalog.
- Kataloğumuzda bulunanlara göre lütfen siparişlerinizi sınırlayın.
All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.
- Bütün ülkelerin sınırları dahilinde her insan gurubuyla ilgili tarihi eserleri korumak ve bunları gelecek nesillere aktarmak için bir sorumluluğu vardır.
The path is bordered with hedges.
- Yol çitlerle sınırlanmıştır.
The firemen localized the fire.
- İtfaiyeciler yangını sınırladılar.
Tom doesn't actually live within Boston city limits.
- Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor.
Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
- Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
Our freedoms are being limited.
- Özgürlüklerimiz sınırlanıyor.
Those children have limited verbal skills.
- Şu çocuklar sözlü becerilerini sınırladı.
Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature.
- Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.
Freedom of speech was tightly restricted.
- İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.
Entrance is restricted to those above 18.
- Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.
Many families left to make a new life on the frontier.
- Birçok aile sınırda yeni bir hayat kurmak için ayrıldı.
Many families went west to make a new life on the frontier.
- Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti.
There is a fence marking the boundary between our yard and the neighbor's.
- Bizim ve komşunun avlusu arasındaki sınırı işaretlemek için bir çit vardır.
The Rhine is the boundary between France and Germany.
- Ren, Fransa ve Almanya arasındaki sınırdır.
Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature.
- Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.
Brian intends to strictly limit the money he uses.
- Brian kullandığı parayı kesinlikle sınırlamak niyetinde.
Germany shares a border with France.
- Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.
Tom crossed the border into France.
- Tom Fransa'ya giden sınırı geçti.
Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
- Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
The limits of my language mean the limits of my world.
- Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir.
Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
- Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
She knows her limitations.
- O, kendi sınırlarını bilir.
The boundaries which divide Life from Death are at best shadowy and vague. Who shall say where the one ends, and where the other begins?
- Hayatı ölümden ayıran sınırlar azami karanlık ve belirsizdir. Birinin nerede biteceğini ve diğerinin nerede başlayacağını kim söyleyecek?
This limited express is bound for Sendai.
- Bu sınırlı ekspres Sendai'ye gider.
There is a limit to how much one can tolerate.
- Birinin ne kadar tahammül edeceğine dair bir sınır var.
There is no limit to human desire.
- İnsan arzusunda hiçbir sınır yoktur.
The political party crossed the margin of five percent in the first polls.
- Siyasi parti ilk anketlerde yüzde beş sınırını geçti.
Layla suffered from borderline personality disorder.
- Leyla, sınırdaki kişilik bozukluğundan muzdaripti.
Tom has a deadline to meet.
- Tom'un buluşmak için zaman sınırı var.
Confine your remarks to the matter we are discussing.
- Yorumlarını tartıştığımız konuyla sınırla.
Soccer is not necessarily confined to men.
- Futbol zorunlu olarak erkeklerle sınırlı değildir.
Stupidity knows no bounds.
- Aptallık hiçbir sınır tanımaz.
Such matters are beyond the bounds of human knowledge.
- Bu tip konular insanın bilgi sınırlarının ardındadır.