sınıflar

listen to the pronunciation of sınıflar
Турецкий язык - Английский Язык
classes

I teach classes here five days a week. - Haftada beş gün buradaki sınıflara ders veririm.

Do you have classes with Tom? - Tom'la birlikte sınıfların var mı?

clauses
sınıf
classroom

We clean our classroom after school. - Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.

There were few children in the classroom. - Sınıfta az sayıda çocuk vardı.

sınıf
class

Please don't run in the classroom. - Lütfen sınıfta koşmayın.

Please don't run in the classroom. - Lütfen sınıfta koşma.

sınıf
grade

She was in the eighth grade. - O sekizinci sınıftaydı.

I dropped out of school when I was in the 7th grade. - Yedinci sınıftayken okulu bıraktım.

sınıf
sort

How will you sort the animals? - Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?

He finished sorting the papers. - O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.

sınıf
{i} category
sınıf
sphere
sınıf
order

Today, our teacher told us that those who smoke will never grow up. In order to prove it, she shot a seventh-grader named Petya. - Bugün, öğretmenimiz bize sigara içenlerin asla büyümeyeceğini söyledi. Bunu kanıtlamak için, Petya adında bir yedinci sınıf öğrencisini vurdu.

I did some extra credit work in order to pass that class. - O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.

idari sınıflar
(Askeri) administrative services
sınıf
(Politika, Siyaset) classification

Classification is not my specialty. - Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.

Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver. - Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.

sınıf
classified

In the post office, mail is classified according to the place where it is to go. - Postanede, posta gideceği yere göre sınıflandırılır.

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

sınıf
caste
sınıf
(Denizbilim) classis
sınıf
(İstatistik) group

The class was divided into four groups. - Sınıf dört gruba ayrıldı.

sınıf
range
sınıf
(Biyoloji) tribe
sınıf
taxon
sınıf
run

Please don't run in the classroom. - Lütfen sınıfta koşmayın.

Tom gave up running for class president. - Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymaktan vazgeçti.

sınıf
remove
sınıf
rate

On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages. - 10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.

bütün Sınıflar muharebe teşhis ve değerlendirme takımı
(Askeri) all Services combat identification evaluation team
egemen sınıflar
dominant classes
hakim sınıflar
dominant classes
karma sınıflar
(Askeri) combined arms
muharip sınıflar alay sistemi
(Askeri) combat arms regimental system
sosyal sınıflar arası savaş
class war
sınıf
circle
sınıf
denomination
sınıf
class; classroom; grade; form
sınıf
(Zooloji) , (Botanik) class
sınıf
estate
sınıf
form

Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates. - On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.

Form is temporary, class is permanent. - Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.

sınıf
rank
sınıf
States
sınıf
schoolroom
sınıf
genus
sınıf
branch
sınıf
race
sınıf
class; category
sınıf
(Askeriye) corps: İstihkâm Sınıfı Corps of Engineers
yukarı sınıflar
classes
yukarı sınıflar
upper classes
çalışmayan sınıflar
the leisured classes
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sınıflar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

SINIF
(Osmanlı Dönemi) Kısım, bölüm, tabaka
sınıf
Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü
sınıf
Belli ortak belirtileri olan tek tek nesneler öbeği
sınıf
Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri
sınıf
Takımlardan oluşan birlik, dalların alt bölümü. Önemlerine, niteliklerine göre kişi veya nesnelerin yerleştirildiği kategorilerden her biri: "Üçüncü sınıf bir gazeteciydi."- N. Cumalı
sınıf
Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı menfaati sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas: "Parter, her sınıftan insanla hıncahınç dolu idi."- R. N. Güntekin
sınıf
Bir toplumda, aynı görevi yapan, aynı menfaati sağlayan, aynı şartlarda yaşayan büyük insan grubu, klas
sınıf
Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri
sınıf
Ders okutulan yer, dershane, derslik
sınıflar
Избранное