Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
- Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
This document is classified.
- Bu belge sınıflandırılmış.
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
Tom would classify it as a great book.
- Tom onu harika bir kitap olarak sınıflandırırdı.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
I wouldn't categorize Tom that way.
- Tom'u o şekilde sınıflandırmazdım.
We clean our classroom after school.
- Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşmayın.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
What grade is your sister in?
- Kız kardeşin hangi sınıfta?
She was in the eighth grade.
- O sekizinci sınıftaydı.
The postmen sort the mail each morning.
- Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
How will you sort the animals?
- Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?
Today, our teacher told us that those who smoke will never grow up. In order to prove it, she shot a seventh-grader named Petya.
- Bugün, öğretmenimiz bize sigara içenlerin asla büyümeyeceğini söyledi. Bunu kanıtlamak için, Petya adında bir yedinci sınıf öğrencisini vurdu.
I did some extra credit work in order to pass that class.
- O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.
Classification is not my specialty.
- Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
This document is classified.
- Bu belge sınıflandırılmış.
Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
- Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
The class was divided into four groups.
- Sınıf dört gruba ayrıldı.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Who can run fastest in your class?
- Senin sınıfında en hızlı kim koşabilir?
On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
- 10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
Form is temporary, class is permanent.
- Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.
Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.