Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
- Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
I classify his music as rock.
- Onun müziğini rock müzik olarak sınıflandırıyorum.
The librarian classified the books according to subject.
- Kütüphaneci kitapları konularına göre sınıflandırdı.
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
I'm not good at classifying things.
- Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
Please classify these books by subject.
- Lütfen bu kitapları konuya göre sınıflandırın.
I wouldn't categorize Tom that way.
- Tom'u o şekilde sınıflandırmazdım.
There were few children in the classroom.
- Sınıfta az sayıda çocuk vardı.
We clean our classroom after school.
- Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşmayın.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
- Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
He is in the tenth grade.
- O, onuncu sınıfta okuyor.
The postmen sort the mail each morning.
- Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
He finished sorting the papers.
- O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.
I did some extra credit work in order to pass that class.
- O sınıfı geçmek için biraz ekstra kredi çalışması yaptım.
They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
- Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
Classification is not my specialty.
- Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
- Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
In the post office, mail is classified according to the place where it is to go.
- Postanede, posta gideceği yere göre sınıflandırılır.
The class was divided into four groups.
- Sınıf dört gruba ayrıldı.
Tom gave up running for class president.
- Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymaktan vazgeçti.
Who can run fastest in your class?
- Senin sınıfında en hızlı kim koşabilir?
On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
- 10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
Form is temporary, class is permanent.
- Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.