sıcaklığın

listen to the pronunciation of sıcaklığın
Турецкий язык - Английский Язык
warmness
Warmth
the state of being warm; warmth
the quality of having a moderate degree of heat; "an agreeable warmth in the house"
sıcak
hot

The weather was hot. And pretty humid. - Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.

In the summer it's very hot in southern Spain. - Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.

sıcak
warm

It's very warm today. - Bugün hava çok sıcak.

These flowers grow in warm countries. - Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.

sıcak
hotter
sıcak
ardent
sıcak
sultry

It was very sultry that night. - O gece hava çok sıcak ve nemliydi.

sıcak
pleasant
sıcak
cordial
sıcak
heat

Tom passed out from the heat. - Tom sıcaktan bayıldı.

Tom says he can't even work in this heat. - Hatta Tom bu sıcaklıkta çalışamayacağını söylüyor.

sıcak
warmer

It is warmer today than yesterday. - Bugün dünden daha sıcak.

It will become much warmer in March. - Mart ayında hava daha da sıcak olacak.

sıcak
hot on
sıcak
fervent
sıcak
hot; warm; cordial, friendly; heat; hot place
sıcak
friendly

It was a warm, friendly meeting. - O sıcak, samimi bir toplantı oldu.

Tom is friendly to everyone. - Tom herkese karşı sıcak.

sıcak
thermal
sıcak
hot; warm
sıcak
warm, loving
sıcak
Turkish bath
sıcak
(ocak) quick
sıcak
frowsty
sıcak
frowst
sıcak
austral

It was so hot in Australia yesterday that Tom managed to fry an egg on a shovel. - Dün Avustralya'da hava o kadar sıcaktı ki Tom küreğin üstünde bir yumurta kızartmayı başardı.

sıcak
it's roasting
sıcak
bath

The hot bath relaxed her. - Sıcak bir banyo, onu rahatlattı.

Tom looked out the window at the snow while he was sitting in the hot bath. - Tom sıcak banyoda oturuyorken karda pencereden dışarı baktı.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sıcaklığın в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Sıcak
ısıcak
sıcak
Isısı yüksek olan, çok ısınmış: "Kız kardeşim ikindi üzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi."- A. Gündüz
sıcak
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
sıcak
Havadaki yüksek ısı: "Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor."- N. Cumalı
sıcak
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı: "Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti."- O. Kemal
sıcak
Havadaki yüksek ısı
sıcak
Isısı yüksek olan, çok ısınmış
sıcak
Sıcak yer
sıcak
Dostça olan, sevgi dolu
sıcak
Hamam
sıcak
Sıcak yer: "Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı."- Y. K. Karaosmanoğlu
sıcaklığın
Избранное