This is hot, not cold.
- Bu soğuk değil, sıcak.
In the summer it's very hot in southern Spain.
- Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.
These flowers grow in warm countries.
- Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.
I can remember the warmth of his hands.
- Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.
It's much warmer today.
- Bugün çok daha sıcak.
I'll postpone my trip to Scotland until it's warmer.
- Havalar daha sıcak oluncaya kadar seyahatimi erteleyeceğim.
Tom is friendly to everyone.
- Tom herkese karşı sıcak.
Reindeer are friendly animals.
- Ren geyikleri sıcak hayvanlardır.
Everybody in the park looked up at the hot air balloon.
- Parktaki herkes sıcak hava balonuna baktı.
Have you ever been up in a hot air balloon?
- Hiç sıcak hava balonunda bulundunuz mu?
We're in the second week of an unrelenting heat wave.
- Biz amansız bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
Tom lost his appetite due to the heat wave.
- Tom sıcak hava dalgası nedeniyle iştahını kaybetti.
Tom turned on the hot water tap.
- Tom sıcak su musluğunu açtı.
We have no hot water because the pipes broke.
- Borular kırıldığından dolayı sıcak suyumuz yok.
Tom put on some warm socks.
- Tom bazı sıcak tutan çoraplar giydi.
I'm wearing a warm pair of socks.
- Sıcak tutan bir çift çorap giyiyorum.
It was very sultry that night.
- O gece hava çok sıcak ve nemliydi.