The game has been postponed indefinitely.
- Oyun süresiz olarak ertelendi.
The game has been indefinitely postponed.
- Oyun süresiz ertelendi.
Some cookies are stored indefinitely on users' hard drives.
- Bazı cookie'ler kullanıcıların sabit disklerinde süresiz olarak kaydedilir.
We can't protect Tom indefinitely.
- Tom'u süresiz olarak koruyamıyoruz.
Go easy on Bob. You know, he's been going though a rough period recently.
- Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir.
If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
They have lived here for a long time.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
He has a short attention span.
- Kısa bir dikkat süresi var.
Tom has a short attention span.
- Tom'un kısa bir dikkat süresi var.
The road is closed indefinitely.
- Yol süresiz olarak kapalıdır.
The Regency Hotel was closed indefinitely.
- Regency Oteli süresiz olarak kapatıldı.
I have been on friendly terms with him for more than twenty years.
- Onunla yirmi yıldan daha fazla süredir samimiyim.
Nancy has been on good terms with my sister for more than five years.
- Nancy beş yıldan fazla süredir ablam ile iyi ilişkiler içindedir.
Keep distance from trucks and other vehicles when driving.
- Araba sürerken kamyonlardan ve diğer araçlardan uzak durun.
She was sent to a psychiatric hospital for an indefinite period of time.
- O belirsiz bir süre için bir akıl hastanesine gönderildi.
Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
- Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
She soon adjusted herself to village life.
- Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
As long as there's life, there is hope.
- Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
Tom has made steady progress.
- Tom sürekli ilerleme kaydetti.
Her deathly paleness is due to long illness.
- Uzun süredir hasta olduğundan rengi bembeyaz olmuş.
Applications are due by Monday.
- Başvurular için süre sonu pazartesi.
He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
- Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
They went skiing during their date.
- Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
They have lived here for a long time.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
I haven't seen anything of him for some time.
- Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.
I want to leave these packages for a while.
- Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
She pondered the question for a while.
- Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Dr. Valeri Polyakov, a Russian cosmonaut, was in space from January 8, 1994 to March 1995. He holds the record for the longest continuous stay in space.
- Dr. Valeri 8 ocak 1994 ten Mart 1995 e kadar uzayda kalan bir Rus kozmonottur. Uzayda en uzun süre kalma rekorunu elinde bulunduruyor.
Air atoms and molecules are constantly escaping to space from the exosphere.
- Hava atomları ve molekülleri sürekli egzosferden uzaya kaçmaktadır.
In the meantime you can just put on a sweater if you're cold.
- Bu süre zarfında eğer üşüyorsan sadece bir kazak giy.
The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
My season ticket expires on March 31.
- Benim sezon biletimin süresi 31 Martta doluyor.
The length of our stay there will be one week.
- Bizim orada kalma süremiz bir hafta olacak.
He did his best but soon saw that he could not compete with such a fast runner.
- O elinden geleni yaptı ama kısa sürede böyle bir hızlı atlet ile rekabet edemeyeceğini gördü.
How long can we survive in here before we run out of air?
- Havayı bitirmeden önce ne kadar süre burada yaşayabiliriz?
A bout lasts about five minutes.
- Bir nöbet yaklaşık beş dakika sürer.