Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
- Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
I will stay here for a short period.
- Burada kısa bir süre için kalacağım.
I haven't seen anything of him for some time.
- Bir süredir onunla ilgili bir şey görmedim.
If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
She has a short attention span.
- Onun kısa bir dikkat süresi var.
He has a short attention span.
- Kısa bir dikkat süresi var.
The president's term of office is four years.
- Başkanın görev süresi dört yıldır.
I have been on friendly terms with him for more than twenty years.
- Onunla yirmi yıldan daha fazla süredir samimiyim.
Keep distance from trucks and other vehicles when driving.
- Araba sürerken kamyonlardan ve diğer araçlardan uzak durun.
Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
- Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.
- Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım.
As long as there's life, there is hope.
- Hayat olduğu sürece, ümit vardır.
Tom soon adapted himself to school life.
- Tom kısa sürede kendini okul hayatına alıştırdı.
Tom has made steady progress.
- Tom sürekli ilerleme kaydetti.
Great successes are due to constant efforts.
- Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.
Applications are due by Monday.
- Başvurular için süre sonu pazartesi.
The software company collapsed during the recession.
- Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
- Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
They have lived here for a long time.
- Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
I want to leave these packages for a while.
- Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
I want to leave these packages for a while.
- Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
For a while she did nothing but stare at me.
- Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.
Air atoms and molecules are constantly escaping to space from the exosphere.
- Hava atomları ve molekülleri sürekli egzosferden uzaya kaçmaktadır.
Dr. Valeri Polyakov, a Russian cosmonaut, was in space from January 8, 1994 to March 1995. He holds the record for the longest continuous stay in space.
- Dr. Valeri 8 ocak 1994 ten Mart 1995 e kadar uzayda kalan bir Rus kozmonottur. Uzayda en uzun süre kalma rekorunu elinde bulunduruyor.
In the meantime you can just put on a sweater if you're cold.
- Bu süre zarfında eğer üşüyorsan sadece bir kazak giy.
The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
My season ticket expires on March 31.
- Benim sezon biletimin süresi 31 Martta doluyor.
The length of our stay there will be one week.
- Bizim orada kalma süremiz bir hafta olacak.
How long does Tony run every day?
- Tony her gün ne kadar süre çalışır?
He can run a hundred meters in less than ten seconds.
- O, on saniyeden daha az bir süre içinde yüz metre koşabilir.
A bout lasts about five minutes.
- Bir nöbet yaklaşık beş dakika sürer.