süregelen

listen to the pronunciation of süregelen
Турецкий язык - Английский Язык
(Hukuk) outgoing
lasting, continual
continual

Today is the fifth day of continual stock price decline. - Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.

lasting
on-going

Evolution is an on-going process.

sür
{f} drove

Tom got into the driver's seat and drove off. - Tom sürücünün yerine oturdu ve uzaklaştı.

Tom drove Mary's car to Boston. - Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.

sür
{f} exile

He was exiled from his country. - O, ülkesinden sürgün edildi.

Santa Ana was living in exile in Cuba. - Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.

sür
{f} smeared
sür
{f} tilled
sür
{f} last

The speech lasted thirty minutes. - Konuşma otuz dakika sürdü.

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

sür
impel
sür
{f} drive

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü belgemi geçen ay yenilettim.

Do you know how to drive? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

sür
{f} lasting

The war lasting for years impoverished the country. - Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.

sür
driven

Tom shouldn't have driven Mary's car. - Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.

Have you ever driven a sports car? - Hiç spor araba sürdün mü?

sür
deport

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
banish

Napoleon was banished to Elba in 1814. - Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.

He was banished to an island for high treason. - O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.

sür
deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
expatriate
sür
{f} smear
yüzyıllardır süregelen
secular
öteden beri süregelen gelenek
an unbroken custom
Турецкий язык - Турецкий язык
Başlangıcından beri aynı biçimde süren, devam eden
Sür
(Osmanlı Dönemi) REM
Sür
(Osmanlı Dönemi) GELE
süregelen
Избранное