sözcü

listen to the pronunciation of sözcü
Турецкий язык - Английский Язык
spokesman

The spokesman explained the contents of the treaty to the press. - Sözcü, anlaşmanın içeriğini basına açıkladı.

Tom is now the spokesman for environmental groups. - Tom şimdi çevre gruplarının sözcüsüdür.

mouthpiece
speaker

The speaker's comments were highly offensive. - Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.

A crowd of people gathered around the speaker. - Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.

rapporteur
prov. talker
announcer
coryphaeus
public speaker
public spokesman
Турецкий язык - Турецкий язык
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse: "Kongrede bunların beş yüz sözcüsü bulunuyordu."- H. Taner
Bir kurul, bir topluluk veya kişi adına söz söyleme, onun düşünce ve davranışlarını savunma yetkisi olan kimse
Bir komisyonun verdiği kararların gerekçesini kaleme alıp genel kurul karşısında savunmakla görevlendirilen üye, raportör
raportör
(Osmanlı Dönemi) vekil
sözcü
Избранное