You just have to promise me one thing.
- Sen bana yalnızca bir şey için söz vermek zorundasın.
You have to promise not to tell anyone.
- Kimseye söylemeyeceğine söz vermek zorundasın
I now give the floor to our Dean - Şimdi sözü Dekanımıza veriyorum.
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
She promised to meet her at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
Don't misunderstand me, we aren't promising you anything.
- Beni yanlış anlama, sana hiçbir şey için söz vermiyoruz.
What are you promising me?
- Bana ne söz veriyorsun?