Bogdan said he would be there tomorrow.
- Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.
I remember what he said.
- Onun ne söylediğini hatırlıyorum.
She told me that she had bought a CD.
- Bana bir CD aldığını söyledi.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Please say it in English.
- Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
Tom said I looked confident.
- Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
Could you please tell me why you love her?
- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
It goes without saying that honesty is the key to success.
- Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened.
- Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.
Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
- Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.