så at

listen to the pronunciation of så at
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение så at в Турецкий язык Турецкий язык словарь

saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası: "Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker."- R. N. Güntekin
SAAT
(Osmanlı Dönemi) Saatler. Vakitler
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'VA'
Saat
(Osmanlı Dönemi) HÜNEYHE
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'V
Saat
(Osmanlı Dönemi) ENA
saat
Sayaç
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
saat
Vakit, zaman: "Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar."- M. Ş. Esendal
saat
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
saat
Vakit, zaman
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet: "Kolundaki krom saate göz attı."- R. H. Karay
saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
saat
Bir işin yapıldığı belirli zaman
Турецкий язык - Английский Язык

Определение så at в Турецкий язык Английский Язык словарь

saat
hour

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour. - Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.

saat
{i} clock

She gave him a clock. - O, ona bir saat verdi.

The clock on that tower is accurate. - O kuledeki saat doğrudur.

saat
watch

She gave him a watch. - O, ona bir saat verdi.

I've mislaid my watch. - Kol saatimi kaybettim.

saat
o'clock

I usually get up at eight o'clock. - Genellikle saat sekizde kalkarım.

You get up at 5 o'clock every morning. - Her sabah saat 5'te kalkarsın.

saat
(Bilgisayar) hr
saat
gauge
saat
(Bilgisayar) at
saat
gage
saat
(Bilgisayar) hrs
saat
timekeeper
saat
time keeper
saat
register
saat
meter

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth. - Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

saat
horologe
saat
ticker
saat
hours

I've been waiting for hours. - Saatlerdir bekliyorum.

It took me several hours to write it. - Onu yazmak birkaç saatimi aldı.

saat
clock; watch; timepiece
saat
(electricity, gas, or water) meter; taximeter; speedometer
saat
time , clock
saat
timer

Did the timer go off? - Saat çalmaya başladı mı?

There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks. - Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.

saat
an hour's walk; the distance that can be traveled in an hour
saat
time; time of day
saat
hour; time; watch, clock; meter
saat
{i} timepiece
saat
cloek
Немецкий Язык - Английский Язык

Определение så at в Немецкий Язык Английский Язык словарь

Saat
seed
Saat
sowing
Saat
seedtime
Датский Язык - Английский Язык
so that to
so to

He is, so to speak, a walking encyclopedia. - Han er, så at sige, et omvandrende leksikon.

This cat is, so to speak, a member of our family. - Denne kat er, så at sige, en del af vores familie.

Финский Язык - Английский Язык

Определение så at в Финский Язык Английский Язык словарь

saat
shalt
saat
you receive
så at

    Турецкое произношение

    sä ät

    Произношение

    /ˈsä ˈat/ /ˈsɑː ˈæt/
Избранное