Onları asidin içinde eritmem.
- I don't dissolve them in acid.
Salisilat, salisilik asidi ve onun türevlerinden meydana gelir.
- Salicylates come from salicylic acid and its derivatives.
Bu madde, asite maruz kalmış olmalı.
- The substance must be treated with acid.
Asit yağmuru hakkında dün bir makale okudum.
- I read an article about acid rain yesterday.
Ananas ve limon gibi asitli meyveler ekşidir.
- Acid fruits like pineapples and lemons are sour.
Ananas ve limon gibi asitli meyveler ekşidir.
- Acid fruits like pineapples and lemons are sour.
Limon ve misket limonu asitli meyvedir.
- Lemons and limes are acidic fruits.
Alkalis neutralize acids.
- Basen neutralisieren Säuren.
The decay of the shrine is due, in part, to acid rain.
- Der Verfall des Schreins liegt zum Teil am sauren Regen.