Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

sâdıklar

listen to the pronunciation of sâdıklar
Турецкий язык - Английский Язык

Определение sâdıklar в Турецкий язык Английский Язык словарь

sadık
faithful

A dog is a faithful animal. - Köpek sadık bir hayvandır.

He stared at the faithful miniature of the dinosaur. - O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.

sadık
loyal

Tom is a loyal citizen of his country. - Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.

Mary is loyal to her country. - Mary ülkesine sadıktır.

sadık
devoted

To Layla, Fadil is a devoted husband. - Leyla'ya göre Fadıl sadık bir koca.

Since we got married, he's become a devoted family man. - Biz evlendiğimizden beri o sadık bir aile babası oldu.

sadık
true to

Only those who change stay true to themselves. - Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.

sadık
faithful to
sadık
unswerving
sadık
stout
sadık
true-blue
sadık
stalwart
sadık
steadfast

He remained steadfast to his principles. - O prensiplerine sadık kaldı.

sadık
true blue
sadık
true

This is the true story of Fadil Sadiq. - Bu, Fadıl Sadık'ın gerçek hikayesidir.

Only those who change stay true to themselves. - Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.

sadık
allegiant
sadık
truehearted
Sadık
(isim) Loyal, faithful
sadık
true, veracious; faithful, loyal, truehearted, true, constant, devoted, staunch sadakatli
sadık
devout
sadık
stanch
sadık
trusty
sadık
constant
sadık
veracious, true, honest and accurate
sadık
staunch

Tom became a staunch conservative. - Tom sadık bir muhafazakar oldu.

Tom is a staunch conservative. - Tom bir sadık muhafazakârdır.

sadık
loyal, faithful, devoted
sadık
adhesive
sadık
true hearted
sadık
obedient

Tom is extremely obedient. - Tom son derece sadıktır.

sadık
singlehearted
sadık
soothfast
sadık
fast
sadık
trueblue
sadık
leal
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение sâdıklar в Турецкий язык Турецкий язык словарь

SADIK
(Osmanlı Dönemi) (A) Doğru, hakikatli, sadakatlı, dürüst
Sadık
bağlı
sadık
Doğru, gerçek
sadık
Dostluğu ve bağlılığı içten olan, sadakatli: "Birisi onu alsa, en sadık kadın olacak, en güzel yemekleri pişirecekmiş."- Ç. Altan
sadık
Dostluğu ve bağlılığı içten olan, sadakatli
sâdık
(Osmanlı Dönemi) doğru, doğru sözlü; bağlı