He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
- O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
A dog is a faithful animal.
- Köpek sadık bir hayvandır.
Mr. Johnson's workers are loyal to him.
- Bay Johnson'ın işçileri ona sadıktır.
Tom is a loyal citizen of his country.
- Tom ülkesine sadık bir vatandaştır.
She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
- O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
To Layla, Fadil is a devoted husband.
- Leyla'ya göre Fadıl sadık bir koca.
Tom became a staunch conservative.
- Tom sadık bir muhafazakar oldu.
Sami was a staunch Christian.
- Sami sadık bir Hıristiyandı.
Tom is extremely obedient.
- Tom son derece sadıktır.
Only those who change stay true to themselves.
- Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
He remained steadfast to his principles.
- O prensiplerine sadık kaldı.
Only those who change stay true to themselves.
- Sadece değişenler kendilerine sadık kalırlar.
This is the true story of Fadil Sadiq.
- Bu, Fadıl Sadık'ın gerçek hikayesidir.