O neyin peşinden koşuyor.
- What is he running after?
Koşu sağlığınız için iyi.
- Running is good for your health.
Çalışmaya başlamak istiyorum.
- I want to start running.
Bir çiftlikte çalışmak zordur.
- Running a farm is difficult.
Hızlı koşmaktan yoruldum.
- I am tired from running fast.
Koşmak iyi egzersizdir.
- Running is good exercise.
O, yanaklarından aşağıya doğru akan gözyaşlarıyla mektubu okudu.
- He read the letter with tears running down his cheeks.
Küvette akan suyu var.
- He has the water running in the bathtub.
Tom motoru çalışır durumda bıraktı.
- Tom left the motor running.
Motoru çalışır durumda tutun. Hemen döneceğim.
- Keep the engine running. I'll be right back.
O yalınayak çalışan bir avukat.
- He's an advocate of barefoot running.
Tom çalışan bir duş duydu.
- Tom heard the shower running.
İstasyona giden bütün yolu koşarak 8 trenini yakalayabildim.
- I managed to catch the 8 o'clock train by running all the way to the station.
John odasına koşarak geldi.
- John came running into the room.
Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
- Buses are running at 20 minute intervals.
Trenler geç çalışıyor.
- The trains are running late.
Motoru çalışır durumda tutun. Hemen döneceğim.
- Keep the engine running. I'll be right back.
O motoru çalışırken bıraktı.
- He left the motor running.
New York'ta o kadar çok kirlenme var ki koşucular genellikle maske takarlar.
- There is so much pollution in New York that joggers often wear masks when running.
Tom elektrik ve akarsu olmadan ormanda yaşıyor.
- Tom lives in the woods without electricity and running water.
Polis koşan adamı yakaladı.
- The policeman captured the man who was running.
Koşan küçük bir çocuk gördüm.
- I saw a little boy running.
Geyik tek başına koşuyordu.
- The deer was running by itself.
Koşu benim tek savunmamdı.
- Running was my only defense.
His running of the business leaves something to be desired.
Running for their lives was all they could do after the explosion.
running taps.