Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı.
- The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.
Siz beyler niçin öyle öfkelisiniz?
- Why are you guys so angry?
O, doğal olarak çok kızmıştı.
- He was naturally very angry.
Yumiko biraz kızmıştı.
- Yumiko was a little angry.
Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
- When angry, count ten; when very angry, a hundred.
Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
- The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
Tom sinirli ve öfkeli görünüyor.
- Tom seems frustrated and angry.
Nadiren kızgın ya da sinirli olur.
- He seldom gets angry or irritated.
Oldukça hiddetli görünüyorsun.
- You look pretty angry.
Bir zil sesi tarafından uyandırıldım.
- I was roused by the sound of a bell.
Ses onu uykudan uyandırdı.
- The sound roused her from sleep.
Slogan, insanları canlandırmak için tasarlandı.
- The slogan was designed to rouse the people.