Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.
- They were encouraged not to let their cattle roam freely.
Kedim geceleri dolaşmaktan hoşlanır.
- My cat likes to roam at night.
Bu haydut isyancılar dünyada dolaşmayı hak etmiyorlar.
- Those rogue rebels do not deserve to roam the Earth.
Tom çok pahalı dolaşım ücretleri olduğu için burada cep telefonunu kullanamıyor.
- Tom can't use his cell phone here because he has very expensive roaming charges.