Yükselen güneş gökyüzünü parlak bir renk karışımıyla süsledi.
- The rising sun bathed the sky in a brilliant blend of colours.
Sürekli yükselen fiyatların bir sonucu olarak sosyal huzursuzluk çıkabilir.
- Social unrest may come about as a result of the endless rising of prices.
Yarın erken kalkarsan, doğan güneşi görebilirsin.
- If you get up early tomorrow, you can see the rising sun.
Doğan güneş ne kadar güzel!
- How beautiful the rising sun is!
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
- The rising sun seen from the top was beautiful.
Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
- In September, 1929, stock prices stopped rising.
Doğuda güneş doğmak üzereydi.
- The sun was on the point of rising in the east.
Kime oy verirsen ver, fiyatlar yükselmeye devam edecek.
- Whoever you vote for, prices will go on rising.
Maliyetler yükselmeye devam etti.
- The costs kept rising.
Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.
- The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity.
Bu bir başkaldırı yöntemidir.
- It's a form of rebellion.
Geçen yıl fiyatlarda makul bir artış vardı.
- There was a modest rise in prices last year.
Nüfus artışı, ciddi sosyal sorunlara yol açmıştır.
- Population growth has given rise to serious social problems.
Vandalizm yükselişte.
- Vandalism is on the rise.
Kalp hastalıklarından muzdarip insanların sayısı yükselişte.
- The number of people suffering from heart disease is on the rise.
O, tek cevabın bir köle isyanı olduğunu söyledi.
- He said the only answer was a slave rebellion.
Hindistan'da isyanı bastırdı.
- He put down the rebellion in India.
İngiltere'deki ayaklanma dehşet verici.
- The rebellion in England is frightening.
Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
- The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
Ben her sabah her zaman altıda kalkarım.
- I always rise at six every morning.
Kalkma zamanı, Johnny.
- Rise and shine, Johnny.
Davalı lütfen ayağa kalkın.
- The defendant will please rise.
Onunla maaş zammınızı ne zaman görüşeceksiniz?
- When are you going to approach him about your pay rise?
Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?
- Does depreciation of the yen give rise to inflation?
Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
- This river rises in the mountains in Nagano.
Estetik kliniklerini ziyaret eden insanların sayısı bu son yıllarda artmaktadır.
- The number of people who visit aestethic clinics have been on the rise these last years.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices will continue to rise.
Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.
- The value of the dollar declines as the rate of inflation rises.
Onun ücret artışı ile ilgili ricasını neden geri çevirdin?
- Why did you turn down his request for a pay rise?
Bu politik problem sıcak tartışmalara neden oldu.
- This political problem gave rise to hot discussions.
Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
- Prices will continue to rise.
Yaşamanın maliyeti yükseldi.
- The cost of living has risen.
Erken yatmak, erken kalkmak bir insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar.
- Early to bed, early to rise makes a man healthy, wealthy and wise.
Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
Amerika Birleşik Devletleri'nde sıcaklıkların artmaya devam etmesi bekleniyor.
- Temperatures in the United States are expected to continue to rise.
Estetik kliniklerini ziyaret eden insanların sayısı bu son yıllarda artmaktadır.
- The number of people who visit aestethic clinics have been on the rise these last years.
Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
- This river rises in the mountains in Nagano.
Rising Sun in Montana.
The governor just gave me a rise of 2-pounds-6.
And still the hours passed, and at last I knew by the glimmer of light in the tomb above that the sun had risen again, and a maddening thirst had hold of me. And then I thought of all the barrels piled up in the vault and of the liquor that they held; and stuck not because 'twas spirit, for I would scarce have paused to sate that thirst even with molten lead.
I went along up the bank with one eye out for pap and t'other one out for what the rise might fetch along.
The rise of his pants was so low that his tailbone was exposed.
... rising generation of technologists? ...
... whether you see the danger of that happening rising in terms ...