Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.
- The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.
- I have to return this book to the library today.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
İşe geri dönmek istiyorum.
- I want to return to work.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.
- The dog waited day after day for its master's return.
Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
- It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
1900 yılında İngiltere'den ayrıldı, asla geri dönmedi.
- In 1900 he left England, never to return.
Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
- Dave never returned to school again.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
- Do you have a return ticket to Japan?
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Ben geçen Pazar Hanako ile karşılaştığımda, üç gün önce döndüğünü söyledi.
- When I met Hanako last Sunday, she said she had returned three days before.
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Sen dönene kadar burada olacağım.
- I will be here until you return.
Ben dönene kadar burada kal.
- Stay here till I return.
Çağrına hemen cevap vermediğim için üzgünüm.
- I'm sorry I didn't return your call right away.
Paramın hemen iade edilmesini istiyorum.
- I want my money returned immediately.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Onun dönmesi için sabırsızlanıyordu.
- She was impatient for him to return.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Ödünç al ve geri ver, sonra tekrar ödünç alabilirsin.Ödünç al ve geri verme ve sonra ödünç alma zorlaşır.
- Borrow and return, then you can borrow again. Borrow and don't return, and then the borrowing gets difficult.
O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
- He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..