Onun öpücüğünü döndürdü.
- She returned his kiss.
Amerika'ya geri döndü
- He returned to America.
Üç saat sonra eve geri döndü.
- He returned home three hours later.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Tom gömleği iade etti çünkü çok küçüktü.
- Tom returned the shirt because it was too small.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Onun tek isteği, geri dönmek ve tek kızını son bir kez görmekti.
- Her one wish was to return and see her only daughter one last time.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
- Dave never returned to school again.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
- There is no returning to our younger days.
O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
- She prayed for her son's return.
Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
- What does Tom get in return for all the work he's done?
Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
- I bought him a drink in return for his help.
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Ben dönene kadar burada kal.
- Stay here till I return.
O dönene kadar burada beklerim.
- I'll wait here until he returns.
Parayı hemen ona iade etmemi istedi.
- He asked me to return the money to him immediately.
Sami saat 18'den hemen önce eve döndü.
- Sami returned home just before 6 pm.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Tom Mary'nin sağ salim dönmesi için dua etti.
- Tom prayed for Mary's safe return.
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
- I only wish I could return the favor.
Tom karşılık olarak ne istiyor.
- What does Tom want in return?
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Kalemimi geri vermeyi unutma.
- Don't forget to return my pen.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
- He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..