Ben bütün gece üşüdüm ve huzursuz hissettim.
- I felt cold and uneasy all night.
Bazen gelecek ile ilgili huzursuzlanıyorum.
- I sometimes get uneasy about the future.
Onun mektuplarını gördüğünde kendini biraz tedirgin hissetti.
- When he saw her letter, he felt somewhat uneasy.
Tom hakkında biraz tedirgin hissediyorum.
- I feel a little uneasy about Tom.
Seni ne rahatsız ediyor?
- What's making you uneasy?
Haber bizi rahatsız ediyor.
- The news makes us uneasy.
Endişe verici bir sessizlik vardı.
- There was an uneasy silence.