Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
- My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?
- Do you want the rest of my sandwich?
Mary, tatili sırasında dinlenmeyi çok ümit ediyor.
- Mary hopes to rest a lot during her vacation.
Çok yorgun olduğumdan dolayı dinlenmek için durdum.
- Becoming very tired, I stopped to rest.
Tom, bütün gün çalışıyordu, dinlenmek istedi.
- Tom, who had been working all day, wanted to have a rest.
Çok yorgun olduğumdan dolayı dinlenmek için durdum.
- Becoming very tired, I stopped to rest.
İstirahat etmen gerekiyor.
- You're supposed to be resting.
Eve git ve iyi bir gece istirahati al.
- Go home and get a good night's rest.
Hangisi bizim son dinlenme yerimiz olacak?
- Which one will be our final resting place?
Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
- I put the rest of your clothes in the laundry.
Dosyaların geri kalanı nerede?
- Where are the rest of the files?
Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
- Modern civilization rests on a foundation of science and education.
Dinlenme yerine, o her zamankinden çok daha sıkı çalıştı.
- Instead of taking a rest, he worked much harder than usual.
Hangisi bizim son dinlenme yerimiz olacak?
- Which one will be our final resting place?
Son bahar tatilim sırasında yurt dışındaki gezi masraflarımı ödemek için bir restoranda iş buldum.
- During my last spring vacation I took a job in a restaurant to help pay the costs of my trip abroad.
Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Arkadaşımın gelmesini çok uzun süre beklemek zorunda kaldığımda huzursuz hissediyorum.
- I feel restless when I have to wait too long for my friend to show up.
Tom sabırsız ve huzursuzdu.
- Tom was impatient and restless.
Artanını ona bıraktım ve dışarı çıktım.
- I left the rest to him and went out.
Tom yarım şeftali yedi ve artanını bana uzattı.
- Tom ate half the peach and handed me the rest.
Tom'un gerçekten tek istediği oturmak ve dinlenmek için bir yerdi.
- All Tom really wanted was a place to sit down and rest.
Bütün yapmak istediğimiz oturmak ve dinlenmek.
- All we want to do is sit down and rest.
Sanırım dinlensen iyi olur; hasta görünüyorsun.
- I think you'd better take a rest; you look ill.
Yaz tatili sırasında sadece dinleneceğim.
- I'm just going to rest during the summer vacation.
Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
- My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
Tom, hayatının geri kalanını Mary ile geçirmek istedi.
- Tom wanted to spend the rest of his life with Mary.
Tom diğerlerimiz gibi değil.
- Tom isn't like the rest of us.
Bence sevgi birinin kendi duygularını dizginleyebilir ve diğerlerini dikkate alır.
- To me, love is being able to restrain one's own feelings and take others into consideration.
Durmak yok yola devam.
- There is no rest for the weary.
Pahalı bir restoranda rahatsız hissettim.
- I felt out of place in the expensive restaurant.
Tom rahatlamış ve dinlenmiş görünüyor.
- Tom looks relaxed and rested.
Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
- Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
Kalanları alabilirsiniz.
- You can have the rest.
Durmak yok yola devam.
- There is no rest for the weary.
Sami saatlerce durmadan patates soyarak babasının restoranında çalıştı.
- Sami worked at his father's restaurant, peeling potatoes for hours on end.
Üç gün önce Boston'a vardım fakat ailenin gerisi yarına kadar buraya gelmeyecek.
- I arrived in Boston three days ago, but the rest of the family won't get here until tomorrow.
Üç yirmilik, altı beşlik ve gerisini birlik istiyorum.
- I'd like three twenties, six fives, and the rest in ones.
Ben iyi bir gece uykusu uyumanı istiyorum.
- I want you to get a good night's rest.
Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.
- Tom has no intention of staying in Boston for the rest of his life.
Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.
- Please, remember those words for the rest of your life.
Artık bunun gerisinin nasıl gittiğini bilmiyorum.
- I don't know how the rest of it goes anymore.
Tom bir zamanlar ucuz bir restoranda yemek yedi ve gıda zehirlenmesi oldu, bu yüzden artık nerede yemek yediği hakkında çok dikkatli.
- Tom once ate at an cheap restaurant and got food poisoning, so now he is very careful about where he eats.
Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.
- How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime.
Ben iyi bir gece uykusu uyumanı istiyorum.
- I want you to get a good night's rest.
Ölüm cezası bu ülkeye geri getirildi.
- Death penalty has been restored in this country.
Uzanmak ve bir süre dinlenmek istiyorum.
- I want to lie down and rest for a while.
The body's centre of gravity may affect its state of rest.
She ate some of the food, but was not hungry enough to eat it all, so she put the rest in the refrigerator to finish later.
The sun sets, and the workers go to their rest.
We took a rest at the top of the hill to get our breath back.
Now that we're all in agreement, we can put that issue to rest.
Rest assured that I will do my best.
I rest my case.
I rested against the wall for a minute.
Higgins can't quite reach the white with his cue, so he'll be using the rest.
She was laid to rest in the village cemetery.
It was nice to have a rest from the phone ringing when I unplugged it for a while.