All of these picture postcards are mine.
- Bu resimli kartpostalların hepsi benimdir.
I showed my friends these picture postcards.
- Arkadaşlarıma bu resimli kartpostalları gösterdim.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
There are many paintings on the wall.
- Duvarda birçok resim vardır.
This is a picture of my own painting.
- Bu kendi yaptığım bir resimdir.
The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
- Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
What's your favorite image editing software?
- En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?
Tom is drawing a picture.
- Tom bir resim çiziyor.
Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old.
- 91 yaşında kadar Picasso resim çizmeye devam etti.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
Do you like this painting? Yes, but I think the frame is more expensive than the picture. Where did you buy it?
- Bu tabloyu seviyor musun? Evet, ama çerçeve resimden daha pahalı sanırım. Onu nereden satın aldın?
This is a picture frame made of plastic.
- Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
I can't draw, but my sister is a great artist.
- Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
He went to art school to study painting and sculpture.
- O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
Why are these photos so important?
- Bu resimler neden bu kadar önemli?
Tom pulled several photos out of the envelope and showed them to Mary.
- Tom zarftan birkaç resim çıkardı ve onları Mary'ye gösterdi.
The book's illustrations are very good.
- Kitabın resimleri çok iyi.
I can see some intricate patterns in the picture.
- Ben resimde bazı karmaşık desenler görebiliyorum.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
Everyone is smiling in the picture.
- Resimde herkes gülümsüyor.
A metaphor is a pictorial expression.
- Bir metafor resimsel bir ifadedir.
Just looking at a picture of food makes me feel nauseous.
- Sadece yiyecek resimlerine bakmak bana mide bulantısı hissettiriyor.
I never want to see his face again, so I tore all of his pictures into pieces and burned them.
- Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.
O fotoğraflar tahrif edilmiş.
- O resimlerle oynanmış.