Bill oldukça çekingendir.
- Bill is quite reserved.
Tom utangaç ve çekingen bir genç adamdır.
- Tom is a shy and reserved young man.
Tüm koltuklar ayırtılmış.
- All the seats are reserved.
Önceden telefon etmeliydik ve bir masa ayırtmalıydık.
- We should have phoned ahead and reserved a table.
Telefon edip bir masa ayırtmalıydık.
- We ought to have phoned ahead and reserved a table.
Bill oldukça içine kapanıktır.
- Bill is quite reserved.
Trende ayrılmış koltuklar var mıdır?
- Are there reserved seats on the train?
Bu koltuklar yaşlı insanlar için ayrılmıştır.
- These seats are reserved for old people.
Tom oldukça ağzı sıkı, değil mi?
- Tom is quite reserved, isn't he?
Tom ağzı sıkı, değil mi?
- Tom is reserved, isn't he?
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat.
Tek kişilik oda rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a single room.
Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.
- I want to reserve a first-class stateroom.
Bir taksi ayırtmak daha hızlıdır.
- It's faster to reserve a taxi.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- I'd like to reserve a hotel room.
Raffle's'da yemek yemek istiyorsan, haftalar önceden rezerve ettirmelisin.
- If you want to eat at Raffle's, you must reserve weeks ahead.
Bir otel odası rezerve etmek istiyorum.
- I'd like to reserve a hotel room.
Bir taksi ayırtmak daha hızlıdır.
- It's faster to reserve a taxi.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
I'm sorry, sir, but these are reserved seats.
He was a quiet, reserved person.
I reserved a table for us at the best restaurant in town.
This cake is reserved for the guests!.
New oil reserves are continuously being discovered, but not as fast as the existing ones are running out.
We reserve the right for modifications.
I accept your view with one reserve.