Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.
- I want to reserve a first-class stateroom.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
O yer her zaman kalabalıktır, ama bir masa rezervasyonu yaptım, endişelenmemeliyiz.
- That place is always crowded, but I reserved a table today, so we don't have to worry.
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
Saat altıda dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for four at six.
Federal Reserve chairman Ben Bernanke testifying before the Senate banking, housing and urban affairs committee.
I reserved a table for us at the best restaurant in town.
This cake is reserved for the guests!.
New oil reserves are continuously being discovered, but not as fast as the existing ones are running out.
We reserve the right for modifications.
I accept your view with one reserve.