Tom, komitenin başkan vekili oldu.
- Tom became the acting chairman of the committee.
O gerçekten üzgün değil; o sadece rol yapıyor.
- He isn't really sad; he's only acting.
O onu demek istemiyor; o sadece rol yapıyor.
- He doesn't mean it; he's just acting.
Tom benim oyunculuk sınıfında.
- Tom is in my acting class.
Tom Hollywood'ta bir oyunculuk işi aldı.
- Tom got an acting job in Hollywood.
Patlamadan hemen önce, şüpheli bir biçimde davranan bir adam görüldü.
- A man was seen acting suspiciously shortly before the explosion.
Bugün bir kral gibi davranan bir çocuk yarın bir zalim gibi davranır.
- Today a child acting like a king, tomorrow a tyrant.
Onun oyunculuğu mükemmeldi.
- His acting left nothing to be desired.
Tom Hollywood'ta bir oyunculuk işi aldı.
- Tom got an acting job in Hollywood.
Ben rol yapmayı ve şarkı söylemeyi severim.
- I love acting and singing.
Ben senin rol yapma şeklini beğenmiyorum.
- I don't like the way you're acting.