Yüzü derin üzüntü ve pişmanlık ifade ediyor.
- His face expresses deep sorrow and repentance.
Kısa zevk, uzun tövbe.
- Short pleasure, long repentance.
Tövbe etmeden günahlardan arınma olamaz.
- There can be no redemption without repentance.
Tövbe etmeden günahlardan arınma olamaz.
- There can be no redemption without repentance.
Sami günahlarından tövbe etmeye çalıştı.
- Sami tried to repent his sins.
Tövbe etmek için çok geç.
- It is too late to repent.
Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı.
- He did not repent of his idleness till he failed in the examination.
Sen çarmıhta pişman olacaksın.
- You'll repent at the cross.
And God saw their works, that they turned from their evil way; and God repented of the evil, that he had said that he would do unto them; and he did it not.