Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.
- I worked hard to compensate for the loss.
Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
- The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university.
Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.
- The government compensated the farmers for the damage to the crops.
Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.
- I worked hard to compensate for the loss.