Tom'u hep böyle anımsamak istemez miydiniz?
- Wouldn't you want to remember Tom always in this fashion?
Biraz süt almayı hatırlamak zorundayım.
- I have to remember to buy some milk.
İsimleri hatırlamakta hep zorlanırım.
- I always have trouble remembering names.
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
- My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
Arkadaşlarının kim olduğunu hatırlamak önemlidir.
- It is important to remember who your friends are.
Japonya'da araba sürdüğünüzde soldan gitmeyi unutmayın.
- When you drive in Japan, remember to keep to the left.
Beni istasyonda karşılamayı unutmayın.
- Remember to meet me at the station.
Tanıştığımız günü anımsarım.
- I remember the day we met.
Tom'un beni anımsayıp anımsamayacağını merak ediyorum.
- I wonder whether Tom will remember me.
Bütün yapman gereken, bu üç basit adımı unutmamak.
- All you need to do is remember these three very simple steps.
Yarın bu kitabı satın almayı unutmamak zorundayım.
- I have to remember to buy this book tomorrow.
Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
- Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
O beni hatırlamayabilir ama ben onu hatırlarım.
- She may not remember me, but I do remember her.
Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.
- I never see this album without remembering my school days.
Tom Mary'yi hatırlayıp hatırlamadığınızı bilmek istiyor.
- Tom wants to know if you remember Mary.
Tom onu hatırlayıp hatırlamadığını bilmek istiyor.
- Tom wants to know if you remember him.
Tom ilk karşılaştığında Mary'nin ne kadar güzel olduğunu hatırladı.
- Tom remembered how beautiful Mary had been when he first met her.
Ben herkesi hatırladım.
- I remembered everybody.
O, isimleri hatırlamada iyi değildir.
- He's not good at remembering names.
Tom onların ayrılığının ne kadar acı verici olduğunu hatırlamadan Mary'yi düşünemedi.
- Tom couldn't think of Mary without remembering how painful their breakup had been.
O bir çocukken dil yeteneğinin kaynağı olarak yarış atı isimlerini hatırlayarak verdi.
- He gave his remembering of race horse names when he was a child as the source of his language ability.
Her set gaze gathered.
Please remember me to your brother.
Please remember this formula!.
I remember locking the door.
Remember to lock the door when you go out.
You don't have to remind him, he remembers very well.
... I remember when I was on the beach and I asked my kids to ...
... away from this conversation, I hope that you’ll remember that population interacts with economics, ...