Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Tom üç ay önce hapishaneden tahliye edildi.
- Tom was released from prison three months ago.
Tom Mary öldürülmeden üç hafta önce hapishaneden tahliye edildi.
- Tom was released from prison three weeks before Mary was murdered.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Mahkumları bırakmalarını emretti.
- He ordered them to release the prisoners.
Polis herhangi bir ek ayrıntıyı serbest bırakmadı.
- Police didn't release any additional details.
O tutukluyu serbest bırakmayın.
- Don't release that prisoner.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Hayvanları kafeslerinden azat et.
- Release the animals from the cages.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
O bilgiyi yayınlayamam. O özel.
- I cannot release that information. It is private.
Bu haber neden yayımlandı?
- Why was this news released?
Teröristler rehineleri serbest bıraktı.
- The terrorists released the hostages.
Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
- They released the prisoner.
He released his grasp on the lever.
If you continue to use abusive language, I will need to release the call.
They released the new product later than intended.
They released thousands of gallons of water into the river each month.