O taburcu edilmek üzere.
- She's about to be discharged.
Sami tedavi programından taburcu edildi.
- Sami was discharged from his treatment program.
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.