Rehineler yarın serbest bırakılmış olacak.
- The hostages will be released tomorrow.
Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
- The prisoner asked to be released early.
Teröristler rehineleri serbest bıraktı.
- The terrorists released the hostages.
Mary yıllarca Tom'un hapisaneden çıkmasını bekledi ve sonunda o serbest bırakıldığında çok mutlu oldu.
- Mary waited years for Tom to get out of prison and was very happy when he finally got released.
Tom hapishaneden bırakıldı.
- Tom has just been released from prison.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Fadıl şartlı tahliye ile erkenden serbest kaldı.
- Fadil got early release on parole.
Tom Pazartesi günü cezaevinden tahliye edildi.
- Tom was released from prison on Monday.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Mahkumları bırakmalarını emretti.
- He ordered them to release the prisoners.
Polis herhangi bir ek ayrıntıyı serbest bırakmadı.
- Police didn't release any additional details.
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.
Ne yazık ki Tom'u serbest bırakmak zorunda kalacaksın.
- I'm afraid you're going to have to release Tom.
Hayvanları kafeslerinden azat et.
- Release the animals from the cages.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.
- It's impossible to release his foot from the trap.
O bilgiyi yayınlayamam. O özel.
- I cannot release that information. It is private.
Bu haber neden yayımlandı?
- Why was this news released?
O köpeği serbest bırakmayın.
- Don't release that dog.
Onlar mahkûmu serbest bıraktılar.
- They released the prisoner.
He released his grasp on the lever.
If you continue to use abusive language, I will need to release the call.
They released the new product later than intended.
They released thousands of gallons of water into the river each month.
... released from your new album Teenage Dream, what's the ...
... We've released a video of them discussing a possible change ...