There was a lot of sibling rivalry between Tom and his brother.
- Tom ile erkek kardeşi arasında çok sayıda kardeş rekabeti vardı.
The rivalry between them was soon apparent.
- Onların aralarındaki rekabet kısa sürede ortaya çıktı.
We face competition from foreign suppliers.
- Yabancı firmalardan kaynaklanan bir rekabetle karşı karşıyayız.
I like to play sport for fun not for competition.
- Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
Two men had their arms severed in Taiwan after a tug-of-war accident.
- İki adam rekabet kazasından sonra Taiwan'da kollarını koparttılar.
I had to compete with him for promotion.
- Ben tanıtım için onunla rekabet etmek zorunda kaldım.
I never wanted to compete with you.
- Seninle asla rekabet etmek istemedim.
I never wanted to compete with you.
- Seninle asla rekabet etmek istemedim.
I had to compete with him for promotion.
- Ben tanıtım için onunla rekabet etmek zorunda kaldım.